30 Mayıs 2013 Perşembe

BEN BU ADAMI TANIYORUM

Artan siyasal baskılar üzerine sivrilen direnişler izlemeye alışır olduk yıllardır. Kimsenin yaşam tarzına müdahale etmeyiz sloganı ile yaşam formlarımız sil baştan şekillendirilmeye çalışılıyor, toplumsal ve siyasal yaşamda.

Yenilenme söylemleri ile gelişen Taksim projesinin berisi ilerisi tartışıladursun, olayın vahim tarafı halka rağmen halk için bir şeyler yapılma çabası. Bugünün idarecilerinin mesken alanı değil Taksim gezi parkı. Hiç bir marjinal grubun ilhak ettiği bir alanda değil. İçerisinde başı açıktan kapalısına, okumuşundan cahiline, gencinden yaşlısına tüm İstanbul eşrafına ev sahipliği yapan beton kuleler arasında sınırları daralmış son nefes alma alanı.  İstanbul halkı burada AVM değil, parkını istiyor. Tıpkı sizler gibi muhafazakar davranıyor. Kendi ideolojinizin bizlerdeki tezahüründen bu kadar mı korkuyorsunuz?

Başbakan emrediyorum olacak diyor. Bir ülkenin başı yerel bir mimari olayı nasıl şahsileştirebiliyor. Nasıl halkın isteklerine gözünü tıkayıp iktidarının meşruiyeti için, iktidarının dayatması için bunu araçsallaştırılıyor.

Halk parkını istiyor beyler. Olduğu yerde, olduğu gibi kalsın istiyor. Medeniyetinizin kepçeleri girmesin istiyor.
İnsanlar direniyor anıları için. Yaşanmışlıkları ve yaşayacak oldukları için direniyor. doğa için sessizce direniyor. Nöbet tutuyor. Ve bir şafak vakti kükrüyor iktidarın şiddeti. Terörize ediliyor bu masumane direniş. Devlet terörü gazlı yüzünü bir kez daha gösteriyor.

Ama onlar dayanıyorlar, direniyorlar, taşla sopayla değil, yaşanmışlıkları ile, bilgileri ile, kitapları ile... Cehaletin önünde üzerine kutsal su gibi serpiyorlar kelimelerini...

Bu adamı tanıyorum, aynı mecliste oturmuşluğum, yemişliğim, içmişliğim var. Ben bu adama öykünüyorum. İnsanlığına, direnişine... Ben bu adamı kutsuyorum kutlu yarınlar adına...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder