28 Mayıs 2013 Salı

AVAMDAN HAVASA BİR KÜLTÜR GEÇİŞİ

Modern dünyanın handikaplarından kaçış noktamızdır avamlık çoğu zaman. Çağdaş yaşamın yüklediği anlamsız ama sürekli takınmamız gereken seçkin halet-i ruhiyeden sıkılıp atarız kendimizi avamın pejmürdeliğine. Kimi zaman yorgun düşmüş oluruz kimi zaman sıkılmışızdır. Sebeplerimiz farklı olsa da buluşma noktamız belli.

Toplumsal statülerimiz sahibi olduğumuz metaların gücüne bağlandığı günden itibaren, kendimizi temsil etmemizin aracı oldu havas şeyler. Ve şeylerin metalaşması izledi bunu günbegün. Şimdi mekânların metalaşması konuşuluyor. İş böyle olunca da modern dünyanın yüklerinden kaçış alanı olan o gösterişsiz, seçkin dışı mekânlarımızı yitirir olduk.

Zamanın İzmit’inde kapısını arşınladığım nice mekân bu geçişe meydan okuyamamış bir, bir yok olmuş. Şimdi kent ortasında egzoz dumanında kaldırımda oturuyor kent entelijensiyası. Statüsel bir ayrım oluşmuş kimse fark etmeden. Entelijensiya mensupları egzoz dumanı eşliğinde “Latte”lerini yudumlarken bizim gibi bir kaçışın yolcuları belediye eli ile inşa edilmiş lakin avamlıktan uzak mekânları mesken tutar olmuş.

Yaşantısal farklılıklarda oluşturmuşuz elbette bu arada.  Eskinin o salaş yaşam tarzı şimdilerde kendini zapturapt edilmiş bedenlere bırakmış. Kafanızı nereye çevirseniz maskülen erkekler, nereye çevirseniz 0 beden bayanlar. Geçmişin salaşlığının yarattığı boş zamanda zihnimizi yorabilirken dünyanın devinimlerine, şimdilerde dünyamız kıyafetimizin metasal değeri ve bedenimizin ölçüleri ile sınırlanmış. 

Apolitize ediyor her birimizi havas yaşam tarzı. Ya çoğumuz yeni metasal statülerin tozpembe getirilerinden fark etmiyoruz ya da ciddi anlamda bir yozlaşma içerisindeyiz. Batının yaşam tarzına entegre ederken kendimizi aynı batının bilgi diyalektiğinden yoksun bırakılıyoruz. Ve yahut günah keçisi aramaya hacet yok bizzat kendimiz yapıyoruz bunu.


Son tahlilde tavanlarından örümcek sarkan tahta sandalyeli mekanlardan deri koltuklu “elitist” mekanlara ve yine son tahlilde doyasıya Nazımdan konuşulabilen, memleketin tozu attırılan masalardan, tek konusu kimin ne giydiği nerede kiminle oturduğu olan pespaye muhabbetlere fütursuz bir yürüyüş içerisindeyiz… 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder