9 Mart 2014 Pazar

GÖREMİYORUM

Keskin bir güney rüzgarı çarpıyor tüm bedenime, savaşa şahit bir binanın üstünde gün doğarken üzerime. Yuvarlanmak geliyor içimden günün ilk ışık hüzmeleri altında önümde uzanan çayırda. Çocuğum ben hala tüm benliğimle inandığım budur. Sen nerden bilirsin omzu yıldızlı beni benden derin mi tanırsın? Bana ait değil bu kurşunlar. Kurşunlar acizlik kokuyor. Acizlik ise ağır bir yük yeleğimde... Koşmak geliyor içimden durmaksızın karşı kulubeye ve sarılmak dostça... Koşmak istiyorum...

Dur! YASAK!

Savaş, düşman, kurşun, sen kahramansın o gavur ve ibne ama sen muzaffersin. Sık durma bir metre gelse dahi o düşman...

Gün yükseliyor. Üzerimde kurşun ve silahın ağırlığı. Zihnimde öğretilmiş çaresizlik ve şu savaş zırvalıkları. Düşman karşıda. Güney doğu istikametinde 500m ileride rum takım gözetleme yeri, düşman. Güney İstikametinde 450m ileride önü sundurmalı on metre batısında makinalı tüfek mevzii bulunan bina rum bölük gözetleme yeri, düşman gavur ve ibne... Güney batı istikametinde 600m ileride barış gücü, düşmanla işbirliği içinde oda düşman güvenme gavur hepsi.

Gün batmak üzere. Terlemişim. Bir kitap daha bitmiş, saatlerdir kulubedeyim. Karnım acıktı sanırım. Karakol boş. Düşmanla ve Rabbimle burdayız bekliyoruz. Saatler geçiyor ve peşine düşmüş günler. İki aydır burdayım. Nöbet, kutsal, hudut, namus, asker, muzaffer,düşman; hep birlikte bekliyoruz... 

Gün batıyor yeşil düzlüğün üzerinde, dalga geçer gibi tam ortada, İlahi bir kıssa gibi bir mesaj bir ip ucu gibi. Dürbüne gidiyor gözlerim. Bakıyorum tüm sorumluluk bölgeme, düşman arıyor gözlerim, gözlerim gavur ve ibne avında...

Lanet olsun şafak 80 ve hala göremiyorum. Öğretilmiş çaresizliği ile kendimi görüyorum karşımda, tıp kı ben, hapishane misali bir üniformaya ve çaresizliğe kıstırılmış birilerini görüyorum. Anne! Ben karşımda sadece İNSAN görüyorum...

24,02,2013
Alayköy/Lefkoşa
Canberk Noyan Harmancı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder